Büyük şans

Güneşli bir cumartesi sabahına uyandım.

Kuzularla randevum var onlar bu tarafa gelecek

bu sefer.Damadın dişci de randevusu var,

ben de kuzularla buluşacağım.

Restoranın güneş alan dışarıda ki masalarından birine

yerleştik.Koklaştık bol bol yemek yedik.

Bir ara Devin annane bak diye binadan

sallanan bir ipte iki karga figürünü gösteriyor.

İki parmağını göstererek- iki büyük kuş -diye

sonra ekliyor - Devin de böyle- iki parmağını göstererek :)

Yerim ben senin ikini :) ne güzel söylüyor.

Yürüyüş yapıyoruz bir ara kuzunun

gözleri güneşten rahatsız olunca anneyle

gözlük almaya gittiler aman allahım

geri döndü James Bond gibi takmış gözlükleri

kendi beğenmiş kırmızı çerçeveleri :)

Yavaş yavaş gitme vakitleri geliyor ayrılıyoruz.

Ama benim yine randevum var Seda'cımla sinemaya gideceğiz.

Çoktandır buluşamamıştık beraber birşeyler yapalım.

Ya yemeği gideceğiz ya da sinemaya şöyle filmlere bakıyorum.

Yemeğe her zaman gidilir ama bu filmi izlemeliyiz diye

düşünüyorum.İntten iki kişilik yer ayırttım.Şöyle en arkadaki lüks koltuklardan

izledimi keyifli izlemeli dimi ama..

Sandra Bullock'a Oskar getiren film.

The Blind Side

Amerikan futbolu starı Michael Oher'in

gerçek yaşam hikayesi.

Evsiz ve yalnız Michael Oher birgün

tesadüfen soğuk bir hava da ince tişörtü

ve kısa pantolonuyla sokakta üşüyerek dolaşırken

Leigh Anne Tuohy ile karşılaşır.

Leigh Anne Tuohy hiç tereddüt etmeden

Michael'i evine götürür ve ona sahip çıkar.

O artık aileden biri olmuştur.Her ne kadar

arada sosyal ve kültürel farklılıklar olsada

sevginin gücünün neleri başardığını gözler önüne seriyor.

Tek kelimeyle muhteşem bir filmdi benim için.

İzlenmesi gerek bence kaçırmayın.

Film boyunca kah hüzünlendik kah kahkahalara boğulduk.

Bir cumartesiyi de iki kat keyifle bitirdim yani :)

Bugün pazar başka planlarım var :)ben gideyim geç olmadan..

İyi pazarlar,sevgiler.